gündem
yakıt tüketimini etkiler, yol tutuşunu etkiler, lastiğin ömrünü etkiler... her ay kontrol etmek lazım.
otomatik rahatlık, trafik çilesinde kurtarıcı. ama manuelin vites değiştirme keyfi, aracın kontrolünü tamamen elinde hissetmek bambaşka.
çok km yapıyorsan dizel mantıklıydı eskiden, ama şimdi vergisi, bakım maliyeti, partikül filtresi derken benzinli daha cazip hale geldi.
can güvenliğinin direk kendisi. balatalar bitince ses yapmaya başlar, diskler yamulursa direksiyon titrer. aksatma asla.
konfor ve yol tutuş dengesi çok önemli. çok yumuşak olursa yaylanma yapar, çok sert olursa böbrek taşı düşürürsün.
hızlı gitmek, virajları hissetmek... bambaşka bir dünya. ama türkiye şartlarında nerede kullanacaksın ki? yollar malum, hız limitleri malum.
bazı arabalara çok yakışıyor o tok, spor egzoz sesi. ama bazıları da abartıp milleti rahatsız ediyor. ince bir çizgi var orada.
otomatik yıkamaya sokmaktan nefret ederim. fırçaları arabayı çiziyor. elde yıkama gibisi yok. güzel bir şampuan, iki kova su, mikrofiber bez...
en önemlisi iyi bir ekspertiz raporu. yoksa sonradan çıkan masraflar belini bükebilir. bir de geçmişini iyi araştır, hasar kaydı falan.
sedan, hatchback, suv, station wagon... her birinin kendine göre artısı eksisi var. ihtiyaç ve kullanım amacına göre seçmek lazım.
filmlerdeki gibi kendi kendine giden arabalar yavaş yavaş gerçek oluyor. insan eli değmeden trafik akacak, kaza riski azalacak deniyor ama... ne kadar güveniriz?
hem elektrikli hem benzinli motorun birleşimi, bence tam geçiş dönemi arabası. şehir içinde elektrikle takılıyorsun, uzun yolda benzin devreye giriyor. mantıklı.
en zor sürüş şekli bence. her an biri önüne kırabilir, yaya fırlayabilir. sürekli tetikte olmak gerekiyor.
araç bakımı tam olacak. lastikler, yağ, su kontrol edilecek. yola çıkmadan önce bir de dinlenmiş olacaksın, uykusuz direksiyon başına geçmek intihar.
en basit kural: sakin kullanacaksın. ani gaz, ani fren yok. bir de lastik basınçları ayarlı olacak, bakıma aksatmayacaksın.
otomatik rahatlık, manuel keyif demek benim için. trafik sıkışıklığında otomatik candır, uzun yolda manuel vitesle oynamak ayrı bir haz.
arabayı canlı tutmanın tek yolu. aksatırısan küçük arıza sandığın şey, büyür büyür motoru yer. sonra 'niye bu kadar masraf çıktı' diye ağlarsın.
mevsim geçişlerinde en önemli işlerden biri. kışın kış lastiği, yazın yaz lastiği takacaksın. o 'dört mevsim' lastikler hikaye bence.
kitapçıkta ne yazıyorsa onu kullanacaksın abi. 'ama komşum dedi ki' diye gidip saçma sapan yağ koyarsan motoru eline alırsın.
paran varsa sıfır al, kafan rahat etsin. ilk seneler bakıma bile gitmezsin doğru düzgün. ama o değer kaybı varya... insanın içini acıtır.